Onur’un babası yoğun bakımdaydı, toparlanması da en erken 3-4 ayı bulacaktı, yani Onur sınavlara kadar yoktu. Onur burada olmayınca Gözde de uğramıyordu. Ev bana kalmış, Onur giderken arabasını da bana bırakmıştı ama mecbur kalmadıkça kullanmıyordum. Arada sırada Selin geliyor, ya da yeni tanıştığım kızlardan biriyle evin her yerinde sikişiyor, rahatça takılıyordum.<br />Selin bir Perşembe günü arayıp, “Eğer işin yoksa Cuma günü kız arkadaşımda kalacağım deyip sana geleyim, hafta sonunu beraber geçirelim?” dedi. “Tamam!” dedim. Cuma akşamı okuldan eve geldiğimde Selin apartmanın giriş kapısında bekliyordu. Tayt, üstünde de spor crop vardı, vücudunun tüm güzelliği ortaya çıkmıştı. Asansöre binince yabancı biriymiş gibi, “Hanımefendi, bu güzellik kimden geliyor, bize de yar olur mu?” deyip arkasına geçtim ve poposuna dayandım. Elimi de taytının önünden içeri daldırdım. Amıyla biraz oynayınca hemen sulanmıştı ama kata da gelmiştik.<br />Asansörden çıkıp eve girdik. Asansördeki oyunu devam ettiriyordum, “Cevap vermediniz hanımefendi?” deyip arkasından yapıştım tekrar. Elimi yine amına attığımda, Selin, “Beyfendi yapmayın, benim sevgilim var, ona bunu yapamam. Bizi böyle görürse mahvolurum!” deyince o anda aklıma Gözde geldi. Antrede üzerinde ayna olan bir konsol vardı, ellerini konsola koyup öne doğru eğdim. Dizlerimin üstüne çöktüğümde amından arkaya doğru olan bölge sırılsıklamdı, bu fantazi onun da hoşuna gitmişti belli ki. “Hanımefendi sevgilin seni haketmiyor, benim gibi sikebilir mi?” deyip taytını külotuyla beraber indirdim. Amını ve beyaz poposu arasındaki tertemiz, minik kahverengi göt deliğini yalıyor, dilimi içeri sokmaya çalışıyordum.<br />Selin, “Durun yapmayın beyefendi, sevgilime bunu yapamam…” derken inlemeleri artmış, koridor yankılanıyordu. Ne kadar yaladım bilmiyorum, ama bir anda uzun bir inlemeyle orgazm olmaya başladı, konsoldan tutunmaya çalışırken bacaklarından sıvılar akıyordu. Ayağa kalkıp pantolonumu indirdim, sikimi çıkardım. Selin’i kendime doğru çevirip omuzlarından aşağıya doğru bastırdım. “Ama beyefendi…” deyip sikimi ağzına alırken oyuna devam ediyordu. Sikimin doldurduğu ağzıyla yarım yamalak bir şeyler söyleyip yapmacıktan durdurmaya çalışıyordu. O anda ellerimin arasında Gözde’nin kafasının olduğunu düşünerek sıkıca tutmuş resmen Selin’in ağzını sikiyordum. Sikimi boğazına kadar bastırıp bir süre tutup geri çıkarınca gözünden yaş gelmişti, gözümün içine bakıyor, ağzının kenarlarından tükürükler akıyordu.<br />Tekrar ayağa kaldırıp aynı şekilde konsola dayayıp arkasına geçtim. Sikimi amına, götüne sürterken, “Yapmayın beyefendi ne olur, yalvarırım…” dedikçe iyice azmıştım. Sikimin kafası mosmor olmuş, damarlar patlayacak kadar belirginleşmişti, artık dayanamıyordum. Bir anda amına kökledim sikimi, kasıklarım o güzel poposuyla birleşmişti artık. Selin çığlık atarken ben de hızlı hızlı girip çıkıyordum o sıcak ve ıslak amına. Selin’in poposu o kadar güzeldi ki şaplak atmadan duramıyordum. Ben vurdukça ahlayıp inliyor, “Ne olur yapmayın, sevgilime aşığım…” demeye devam ediyordu. Ben artık kendimden geçmiştim. Ellerimde göğüsleri, karşımdaki aynada Selin’in zevkten değişen suratı varken amında iyice hızlandım. Selin çığlık çığlığa orgazm oldu. Onun yüz halini görünce ben de dayanamayıp Selin’in içine boşaldım.<br />İçinden çıkmadan göğüslerini okşamaya devam edip kendine gelmesine zaman tanıyordum. İçinden çıktığımda sikim küçülmeye başlamış, amından döllerim bacağına ve yere akıyordu. Selin dönüp dudağıma yapıştı, deliler gibi öpüyordu. Biraz öpüştükten sonra, “Hadi aşkım duşa girelim, sonra da makarna yapayım, acıktım!” dedi. Elimden tutup banyoya götürürken telefonum çaldı. Arayan Onur’du, telefonu açmak zorundaydım. Onur, “Kanka bugün Gözde bize gelecek, bizde birkaç eşyası var onları alacak, öğlen haber vermeyi unuttum…” dedi ve biraz daha konuşup kapattı bende üstümü giyip cıktım